Birazda ısrar üzerine girdiğim mağazayı önceden de biliyordum. Vitrinine bakar, bazen de içeri girip takım elbiseleri, pantolonları, kravat gibi diğer çeşitleri yakından görürdüm. Çok kişinin fiyatlara aldırmadan alış veriş yaptığı bu mağazadan henüz hiçbir şey almamıştım. Bu kez ısrarın yanı sıra uygulanan indirim, hadi aramızda kalsın satıcı kızın da etkisiyle bir pantolon edinmiştim. Kumaşı da marka olan pantolonun, değme mankenler kadar güzel olan satıcının söylediğine göre ütüsü bozulmaz, fermuarı ithal, en önemlisi kesimi ve dikimi de özelmiş.
Denemek için girdiğim kabindeki boy aynasının karşısına geçince birden bire yıllar önce o ilk pantolonunu alan küçük bir adamı görüverdim aynada.
Gelen bayram kaçıncı bayramdı bilemiyorum ama bu bayramın özelliği bana ilk pantolonumu getirmesi idi. Annemin ya da ninemin eldeki kumaşlardan diktiği lastikli giysilerden sonra pazaryerinde ulu orta soyunup giydiğim bu pantolonu çok mu çok beğenmiştim. Babamın sonradan öğrendiğim özelliği nedeniyle oldukça uzun süren sıkı bir pazarlık sonrası sadece pantolon değil dünyalarda benim olmuştu.
Kirli yeşil rengi, düğmeleri, kemerim olmasa bile olduğunda takılacak yerleri ve en önemlisi cepleri vardı. O kadar çok mutlu olmuştum ki sevinçten içim içime sığmıyordu. Böylesi bir sevinci yanılmıyorsam ilk misket ve çemberim olduğunda bile yaşamamıştım. Ama giymem için bayramı beklemem söylenince de doğrusu buna canım sıkılsa da çok dert etmemiştim.
Sizin yaşadığınız o bayramlarda da olur muydu? Hani arife günü büyükler şeker alırlar ve çocuklara dağıtırlar. Bir önceki bayramda epey şeker toplamış, topladıklarımı da cebim olmadığı için küçük bir naylon poşete doldurmuştum. Bu bayramın arifesinde öyle olmadı çünkü ısrarlarım sonucu annem yılmış, bayramı bekle demekten vazgeçmiş ve pantolonumu giymeme izin vermişti. Tabi birkaç kez de “Bak olum, her yerle çamır içinde, diggat et de üstünü başını kirletme! Yarın bayram ona göre” diye, beni bir güzel tembihlemişti.
Neşe içinde pantolonumu giymiş, evimizdeki kerpiç duvara sıva ile tutturulmuş aynaya hemencecik bakıvermiştim, ama ne yazık ki sadece gövdemi görebiliyordum. Ceplerine ellerim rahatlıkla giriyordu. Tam beş tane kemer tokası vardı. Sevinçle dışarı çıktım, bahçeyi geçerken annem arkamdan bakıyordu. Adımlarımı atarken çok dikkatliydim. Kazara da olsa çamur sıçramasını istemezdim. Sağ olsun annemin sayesinde benim için bugünden gelmiş bile olsa yarın bayramdı.
Bahçeyi geçince Satı Nine’nin camına baka kaldım. Pantolonumla ben, ayna gibi yansıyan camda muhteşem bir ikili oluşturuyorduk. Bir süre bu ikiliyi izledikten sonra koşarak bakkalın yanında oynayan çocuklara katıldım hemen. Bendeki değişimi herkes fark etmişti. Az sonra camiden çıkanlar bakkaldan aldıkları şekerleri bize dağıtmaya başlamışlardı. Aldığım şekerleri yeni pantolonumun cebine koyarken nasıl bir coşku yaşadığımı da bilirsiniz artık. Dağıtıcıların birinden şekerimi alıp özenle cebime koyduktan sonra elim cebimde diğer dağıtıcıya koşuyordum. Ceplerim şekerle dolmaya başlamıştı. İşte tam bu sırada itildiğimi hatırlıyorum. Düştüğüm yer berbat çamur deryası bir yerdi ve sol yanım çamur içinde kalmış, üstelik en çok da pantolonum kirlenmişti.
Ağlayarak eve vardığımda bir bayram arifesinde onca işin içinde kaybolan annem birden beni bu halde görünce “De, gidinin sıpası ben sana bayramı bekle demedim mi?” diyerek iki tokat sonrası kucakladığı gibi silindir misali yerde yuvarlamaya başlamıştı. Artık her tarafım çamur deryasıydı.
Soyunma odasında aynada alacağım pantolona tekrar baktım, diğer aldığım pantolonları düşündüm ama ilk pantolonun coşkusunu bir daha yaşayamayacağımı düşünüp bu coşkuyu sizlerle paylaşayım istedim.
Denemek için girdiğim kabindeki boy aynasının karşısına geçince birden bire yıllar önce o ilk pantolonunu alan küçük bir adamı görüverdim aynada.
Gelen bayram kaçıncı bayramdı bilemiyorum ama bu bayramın özelliği bana ilk pantolonumu getirmesi idi. Annemin ya da ninemin eldeki kumaşlardan diktiği lastikli giysilerden sonra pazaryerinde ulu orta soyunup giydiğim bu pantolonu çok mu çok beğenmiştim. Babamın sonradan öğrendiğim özelliği nedeniyle oldukça uzun süren sıkı bir pazarlık sonrası sadece pantolon değil dünyalarda benim olmuştu.
Kirli yeşil rengi, düğmeleri, kemerim olmasa bile olduğunda takılacak yerleri ve en önemlisi cepleri vardı. O kadar çok mutlu olmuştum ki sevinçten içim içime sığmıyordu. Böylesi bir sevinci yanılmıyorsam ilk misket ve çemberim olduğunda bile yaşamamıştım. Ama giymem için bayramı beklemem söylenince de doğrusu buna canım sıkılsa da çok dert etmemiştim.
Sizin yaşadığınız o bayramlarda da olur muydu? Hani arife günü büyükler şeker alırlar ve çocuklara dağıtırlar. Bir önceki bayramda epey şeker toplamış, topladıklarımı da cebim olmadığı için küçük bir naylon poşete doldurmuştum. Bu bayramın arifesinde öyle olmadı çünkü ısrarlarım sonucu annem yılmış, bayramı bekle demekten vazgeçmiş ve pantolonumu giymeme izin vermişti. Tabi birkaç kez de “Bak olum, her yerle çamır içinde, diggat et de üstünü başını kirletme! Yarın bayram ona göre” diye, beni bir güzel tembihlemişti.
Neşe içinde pantolonumu giymiş, evimizdeki kerpiç duvara sıva ile tutturulmuş aynaya hemencecik bakıvermiştim, ama ne yazık ki sadece gövdemi görebiliyordum. Ceplerine ellerim rahatlıkla giriyordu. Tam beş tane kemer tokası vardı. Sevinçle dışarı çıktım, bahçeyi geçerken annem arkamdan bakıyordu. Adımlarımı atarken çok dikkatliydim. Kazara da olsa çamur sıçramasını istemezdim. Sağ olsun annemin sayesinde benim için bugünden gelmiş bile olsa yarın bayramdı.
Bahçeyi geçince Satı Nine’nin camına baka kaldım. Pantolonumla ben, ayna gibi yansıyan camda muhteşem bir ikili oluşturuyorduk. Bir süre bu ikiliyi izledikten sonra koşarak bakkalın yanında oynayan çocuklara katıldım hemen. Bendeki değişimi herkes fark etmişti. Az sonra camiden çıkanlar bakkaldan aldıkları şekerleri bize dağıtmaya başlamışlardı. Aldığım şekerleri yeni pantolonumun cebine koyarken nasıl bir coşku yaşadığımı da bilirsiniz artık. Dağıtıcıların birinden şekerimi alıp özenle cebime koyduktan sonra elim cebimde diğer dağıtıcıya koşuyordum. Ceplerim şekerle dolmaya başlamıştı. İşte tam bu sırada itildiğimi hatırlıyorum. Düştüğüm yer berbat çamur deryası bir yerdi ve sol yanım çamur içinde kalmış, üstelik en çok da pantolonum kirlenmişti.
Ağlayarak eve vardığımda bir bayram arifesinde onca işin içinde kaybolan annem birden beni bu halde görünce “De, gidinin sıpası ben sana bayramı bekle demedim mi?” diyerek iki tokat sonrası kucakladığı gibi silindir misali yerde yuvarlamaya başlamıştı. Artık her tarafım çamur deryasıydı.
Soyunma odasında aynada alacağım pantolona tekrar baktım, diğer aldığım pantolonları düşündüm ama ilk pantolonun coşkusunu bir daha yaşayamayacağımı düşünüp bu coşkuyu sizlerle paylaşayım istedim.
20 yorum:
Sevgili Öğrencim, Fransızcada göstermediğin başarıyı Edebiyatta göstermen beni ziyadesiyle mutlu ediyor. Zibirix yeğenimiz bana inanmadığı yetöezmiş gibi birde öğretmenler lokalinde Önder bey senin Fransızca hocan olduğunu iddia etti geçen gün. Ama ben burda fransızca bildiğimi ilk ve son defa ispatlıyacağım: pantalon fransızca "pan" (kapsayan) önekiyle "talon" (topuk) sözcüklerinin birleşimiyle oluşmuş bir sözcüktür.(Eksi Sozluk'tende dogrulaması yapılabilir istenirse)
Herşeyin ilki güzeldir, kaldıki çocuklukta sahip olunan ilk şeylerin önemi ne kadarda büyüktür.
üzücü olan bizim çocuklukta ilk pantolona sahip olduğumuz o değerli ve yokluk günlerini bugün hafif bir gülümsemeyle anarken bugünkü çocukların herşeye sahip oldukları için asla ilk pantolonlarını hatırlamayacakları oluşu ne kadar üzücü,
Yazını okuyunca bende çok eskilere , kırmızı uzun konçlu,çizmelerimi uzun zaman yatağıma aldığım günlere döndüm.Şimdi dolabımda,sıra sıra çizmelerim var ama hiç biri aynı mutluluğu yaşatamıyor bana.
Okuduğum her yazında hissettiğim bir çok şey var, ama ön plana çıkan galiba hatırlattıkları, daha doğrusu tatlı tatlı hatırlattıkları, buda senin yazımındaki, anlatımındaki güzellik ve ustalıktan kaynaklanıyor olsa gerek.Çünkü okurken o küçük çocuğun sevinçten parlayan gözlerini görebiliyorum sayende.İşte bunun için yazmaya devam etki bizde tatlı tatlı okumaya ve hatırlamaya devam edelim...sevgi ve saygılar... Gülay.
Yazdıklarınız benide çocukluğuma götürdü.Her kız çocuğunda olduğu gibi ,benimde bayramda alınan en özel hediyem kırmızı rugan ayakkabıydı.Bende ayakkabıyı koynuma alıp onunla uyumuştum.Şimdi kendi kızıma bakınca aradaki uçurumu görebiliyorum.Kesinlikle biz daha şanslı ve mutluyduk.
Neval
Merhaba, Yazdiklarini zevkle okuyorum. her yazdigin yazida kucucuk te olsa kendime ait bir seyler buluyorum. O kadar ictenki, kücücük detaylari bile hatirlaman benim cok hosuma gidiyor.Yazmaya devam et lütfen HARIKASIN. n.t.
Ben daha gencim ama yeni pan-tolon alınca nasıl sevinç yaşadığımı da unutmadım henüz.Aslında burda anneniz çok haklıymış:P Nus ile uslanmayanı etmeli tekdir,tekdir ile uslanmayanın hakkı kötekdir.Ne istediniz o güselim pan-tolondan yaa..Üzüldüm bayramda giyemediğinize.Kim:(?)
Derdime çare baytarım yok
Dengeme destek tut ki durayım
Şafak güneşin fermanı geçer acı tatlı sayılı zamanın sancısı
Ama MELEK bir yandan , şeytan bir yandan
Başım zindan yokluk var bu kaçıncı şikayetim bilmem...Kim:(?)
değil 1 pantolon altın yıldız takım sana helal olsun.ben hiç yamalı giymedim.ama derivari kısa pantolon alındığında çok mutlu olduğumu hatırlıyorum.40 yıl öncesi moda derivari kısa pantolon.şimdi aldiğim takımda bile o mutluluğu bulamıyorum.ne güzelmiş çoçukluk.üzülüyorum ne zaman büyüdüm ben ne çabuk.kayınçon
Bana ilk pantalon hadisemi hatirlatti hikayen Oricim :) Herhalde gene bayramlardan biri olsa gerek, tam hatirlayamiyorum, anneannem ve annem bana binbir guclukle cicili bicili bir elbise giydirip misafirlige goturmuslerdi. Tabii yuz ifademi tahmin edersiniz, elbiseden nefret etmistim ve uzerimde asili olusuda beni gittikce cileden cikarmisti...en onemliside istedigimi yaptiramamistim, bu inat ve hirsla misafirlikte en asik suratli cocuk rolumu oynamaya koyuldum, diger gelenlerin cocuklari da vardi etrafta ama tek oglan evin sahibinin ogluydu...rahmetli anneannem demisti ki oglani pantolonu ile gordugumde kiyameti patlatmisim...(tam kelimesi ile :) ) ve beni ancak cocugun pantolonlarindan birini giydirerek susturabilmisler :)) hahahahahhah
umarim o cocuk sen degildin :))
banuş, bu çocuğun resmi var yazının altında, o çocuk olup olmadığını rahatlıkla anlaman lazımdı diye düşünüyorum:)))
hahahahha dogru Sem cim ama malesef olayi bile zor hatirlayacak yastaymisim, bana hikayenin tamamini anneannem anlatmisti :)
Zaten ben biliyorum ki Ori nin yasi ile benim hikayem arasinda daglar var, muhtemelen Ori (ben bebecikken) tiyatrodaydi ;)
Zibirix yeğenimizden bu sefer bir itiraz gelmediğine göre artık fransızca hocanız olduğum hakkında şüphesi kalmamış diye düşünüyorum bu tatlı kızımızın. Duyduğuma göre ikametgah ile ilgili problemler yaşamış, eğer bu ve benzeri kelimelerin fransızcalarına ihtiyacı varsa eksi sozluk yerine bana danışabilir. Tüm gün emekli bir fransızca hocasının kahvede yapabileceği şeyler sınırlı oluyor nede olsa.
Resim müthiş birşey(o kadar çok şey anlatıyor ki) ,paylaşımınız için teşekkürler.
eski bayramları ve o arife günü dağıtılan şekerleri bende hiç unutamıyorum abiçiğim eski akide şekerinden bazen alıp geçmişi anıyorum yazın bana eskileri hatırlattı teşekkürler canım abim
Sevgili saygideger Husamettin Hocam , bana atif yapip suphem oldugundan bahsetmissiniz, anlayamadim, benim suphem yoktu vallahi hocam, size inaniyorum merak etmeyin.Ikametgah ile ilgili problemimi hic anlamadim :) !? ama gene de sagolun...
Değerli kızım Banu, ben atıfı sana değil, Zibirix kızımıza yapmıştım, çünkü yazılarının birinde Fransızca öğretmeni olamıyacağımı iddia etmişti. Gene de ben ilginiz için size çok teşekkür ederim. Fransızca ile ilgili bir sorunuz yada yardım edebileceğim bir şey olursa lüften bana bildirin.
meliha...
dedim ya bu anılarını okurken gerçekten içimize bakmaya ve içimizdeki o derinlerdeki anıları hatırlamaya başladım..hem güldüm hem duygulandım..öyle içten ve hoş anlatıyorsunki..elbet o eski bayramlar ve bayramlıklar asla unutulmaz..şuan heşeyimiz olsada onların o zaman yaşattığı mutluluğu hiç bulamıyoruz..çünkü hepimiz yokluklarla büyüdük ama sen gibi onlarıda asla unutmadık..sayende tekrar hatırladık..iyiki seni tanımışım..
Yorum Gönder