05 Ocak 2007

Okuldaydım

Yeni yılda uzun zamandır görüşmediğim teyze oğlu aradı. Hal hatır sormalardan sonra güzel dileklerini iletti. Sesi alkol aldığını ele veriyordu. Benim için de “Şerefe” yaptı. Sağ olsun. Onunla bir anımı anımsadım.

O gün sürpriz bir teklifle karşılaştım. Teyzemin oğlu “gel bu gün okula gitmeyelim!” dedi. Hiç okulunu aksatmayan biri olarak şaşırmıştım. “Niye ki?”, “Napcaz?” diye yanıtlamış olmalıyım. Ortaokul ikiye gidiyordum. Benden iki yaş büyük olan teyze oğlum derslerden yine kalınca aynı sınıfta okumaya başlamıştık. “Bugün, Fransızca’dan sözlü var. Boş ver, gel kaçalım.” Diğer derslerim gibi bu dersim de iyi sayılırdı. “Olsun, ben sözlüye hazırım. Hem ya yakalanırsak” falan dedim ama O, okulun çıkış saatinde döneceğimizi, demiryolun orada birçok güzel bir dut ağacı olduğunu ayrıca bakkaldan bir sigara almayı falan önerdi. Aslında bu önerilenlerden daha çok okulu kırmak baya güzel bir fikirdi. Bu fikirde benden büyük biri tarafından yapılıyordu. Heyecanlanmıştım.

Bakkaldan aldığımız üçüncü sigarası ile okulun yanından demiryoluna giden yola düştük. Biraz sonra da o ağacın yanına varmıştık. Ağaca yaslandığımız gibi hemen birer sigara yaktık. Öksürme faslından sonra da içmeye devam ettik. Birkaç kez üst üste tekrarlayınca ağzım zehir gibi olmuştu. Dutlar da o kadar lezzetli değildi. Geçen trene el salladık. Gördüğümüz bir iki kol bizi mutlu etmişti. Bir süre sonra sıkıldığımı anımsıyorum. Şimdi sınıfta olmak lazımdı ama çaresiz okulun dağılma saatini bekledik.

Köyde içinde bulunduğu büyük aile yapısının zorluklarından, ekonomik olarak bağlı olduğu kaynanasından kurtuluşu ben de bulan annem “Olum, buvan sorasa okucem de” diye tembihlemiş, beraber bu oyunu oynayarak kasabaya taşınmıştık. Babam bir toptancı mağazasın da işçi olarak çalışırdı. Akşam iş çıkışı eve dönerken adımları Türkçe öğretmenimle eşleşince, benim okula neden gitmediğimi bilmediği ortaya çıkıyordu. Acaba hastalanmış mıydım?

Eve geldiğinde benim hoplayıp zıplamakta olduğumu gören babam çok net bir soru sordu “Olum, bugün nerdeydin?”. Birden çok heyecanlandım, hemen “Okuldaydım” dedim. Tabi bu yalanın tutar tarafının olmadığını bilmiyordum.

Beni okula yollarken arkamdan dualar eden annem, o gün okula gitmediğimi duyanca birden çılgına dönmüş eline geçindiği sopa yeni alınan saatimi tuzla buz etmişti.

Şerefe, teyze oğlu, sana da mutlu yıllar.

12 yorum:

zibirix dedi ki...

ben de bu adam niye böyle tuhaf diyordum, tevekkeli o kadar sopayı ben yesem....

Adsız dedi ki...

Sevgili ex-öğrencim Ori, bende bunca yıldır o gün fransızca dersine neden gelmediğini merak eder dururdum. Bu blog sayesinde öğrenmiş oldum, tabiki böyle şeyler cezasız kalmamalı. Sana 1den 1milyona kadar fransızca sayma cezası veriyorum. Gecikmelide olsa adalet her zaman yerini bulur. Bu arada çok güzel yazmışsın, blogunu ilgiyle izlicem. Seyir defterinde fransızca hic birsey yazılmamış olması dikkatimden kacmadı bunuda anti-parantez belirteyim. Umarım bu açığı bir ara kapatırsın. Bon voyage..

zibirix dedi ki...

Var ya, şu emekli fransızca hocan seni kandırıyor dayu, çünkü bence iddia ettiği kişi değil!
Fransızca biliyor olsaydı o kelimenin anti-parantez değil antrparantez olduğunu ve fransızcadaki "entre paranthese"den geldiğini bilirdi. "Anti" karşıt manasına gelir ki, o manada kullandıysa, vay o hocanın haline derim!

not: bkz http://sozluk.sourtimes.org/

Adsız dedi ki...

Yazınızı okuduktan sonra kendi kendime düşündüm.Bence yanlış meslek seçmizsiniz.Sizden harika gazete köşe yazarı olurdu.Yahut bir anı denemesi yapabilirdiniz.
Sevgilerimle,

Neval

Adsız dedi ki...

Fransizcanin en az beden egitimin kadar kötü oldugunu biliyorum.Teyze oglun bahane sen zaten fransizcadan kacacak delik ariyordun ya hadi neyse yuttuk.Ayrica blogun cok güzel olmus,tebrikler...KARDESIN KOSOVALI

Adsız dedi ki...

Güzel ve yalın bir yazı diliniz var.Bence bu konuda çalışmalarınızı sürdürmeli ve kitap yazma fikrini düşünmelisiniz.

Adsız dedi ki...

Yeteneğinizi yaşamın içine yerleştirebilen,bizi de bu yaşamın içine çekiveren yazılarınızı büyük bir haz alarak takip ediyorum.Elinize sağlık.
Yurda
le 21 Janvier 2007

Adsız dedi ki...

Yazıların hepsi birbirinden keyifli, her biri bende de geri dönüşümler ve benzer paralelliklerde kendi çocukluğum ve devam eden süreçlerdeki pek çok yaşanmışlıkları hatırlatıyor.Çok güzel, keyifli bir uğraş içerisindesiniz, hafifçe biraz kıskançlık yaratıyor...süper...devamını heyecanla bekliyoruz.Nejla.

Adsız dedi ki...

İlginç bi tarzınız var..Ama düşünüyorum da bankada ne işiniz var..Valla yazıp kitap satın, daha huzurlu ve stressiz bi hayat yaşayın...Bakın ne güsel anılar oluşmuş..Ben de editörlüğünüzü ve dil kurallarında yardımcı olurumm..KİM:(?)

Adsız dedi ki...

Bu yazindan oturu gozumde canlanan teyzenin oglunu hic mi hic tanimak istemem, poghk kotu kaka.... :)

Adsız dedi ki...

ori bey.gerçekten müthiş yazdığınızı düşünüyorum,tüm yazıları okuduğumda nefis senaryolar geliyor aklıma,biraz bu durumu geyik yapmadan yazayım istiyorum,hayranlıkla okuduğum bu yazıların aslında kitap yapılması taraftarıyım,filmleri ise benden olacak

Adsız dedi ki...

insanın bu kadar keyifle yazacağı ve paylaşacağı anıları olması ne hoş..eline ve yüreğine sağlık..